göğsünde, kollarında, dizlerinde ve saç aralarında, mutlaka kediler uyutan, sırt çantasında şiir kitapları, aşk mektuplarını taşımakla meşhur; ben buranın değilim, buralı değil, buraya ait değilim.
buradan öylesine, geçip gidiyorum, hoşça kalın, tanıştığımıza memnun olurdum eğer tanışsaydık, başka bir çağ başka bir evrende... diyerek ve saçlarım gözlerim kara, ellerim kemikli, parmaklarım uzun, kalbim dondurucu kışlara gebe; eskiden ilkbaharları, ilk yazları severdi artık nasıl olduysa... üstelik çok üşür oldu artık en sıcak havalarda.
belki yirmi yılı ömrümün, aramakla ve bulamamakla, geri kalanında rüzgarda yönünü kaybetmiş uçurtma misali...
hüzünlü kadınları sevdi, istanbul ile arası hep flu, kendisiyle bir dargın bir barışık, insanlara hayretle ve hiç anlamayan gözlerle, insanlara eskiden çok öfke, şimdiyse hudutsuz bir boşlukla; niye böyle nasıl böyle keşke böyle diyerek, dünyayı sırtında bir kambur, evini üstünde bir kabuk, yarasını derisi gibi taşırken; intihar edemeyecek kadar inançlı, devam edemeyecek kadar aciz, hem sonra babaannemi nasıl üzerim gibi dertleri, güzel şarkılar ve şiirler ve filmlerle, kalbini oyalarken ve aslında kalbi yine de bir kurşun gibi akarken öte dünyalara, yaşamak idare etmektir ama haddinden uzun sürüyor sanıyor insan bazen.
eski kelimelerle ve tetikleyen astımımla, bir kuşun kafesinde inatla kanat çırpması ve kanatlarını yormasına benzetirken ömrümü özenle, saçlarımdaki kırmızılıkları kederle taramıș, yüzümdeki benleri, boynumdaki ve kol üstlerimdekileri sayarken çocuk gibi, çocuk gibi olmayı aslında hiç bilemediğimi fark ettim.
nereye gitsem sekiz yaşında annesiz bir kadın, gözleri hep parçalı bulutlu, kalbi dalgalı bir hayatı, ben seçmedim böyle doğdum böyle öleceğim diye çatmıș kaşlarını, dişlerini sıkarak ve yumruğunu, çok bölünmüş uykusuyla, meydan okumuș bazen bir altmış sekizlik boyuyla.
omuzlarım dik fakat başım eğik; ikisinin çelişkisiyle, kavgası dövüşüyle bir serçe gibi bastığım yerde hiç iz bırakmadan; bir öyle hafif, öyle kaçtı kaçacak, yaşayan, bir kadın olarak...
bu dünyadan, bir akşamüstü sahilde yürür gibi geçip gideceğim...
------------------------