3 Şubat 2021 Çarşamba

Öyleli şeyler.

Biriniz de çıkıp demiyor ki, gel masal okuyalım çocukluğuna, elma şekerleri alalım. Köklü bir ağrının kum fırtınasında, henüz sen saçlarını kestirmeden örelim.

Gel sana şiir okuyayım. Edip ile olan yalnızlığına, bir Turgut umudu iliştireyim.

Ciğerlerine hava yerine, yaşamak ağrısı doldurmaktan sesin çıkmıyor artık. Hem sırtın ağrıyordur, sancılı gecelerden kalma uykun vardır. 

Biraz uzan, biraz yum gözlerini, biraz bana bırak; hangi sayfayı istersen aç, ben okurum. Sen şu sıktığın dişlerini bir boşa al, çeneni gevşet dişlerin dökülecek.

Gel, uzan; ben sana Erbaş okurum. Dudakların çatlamış, titreyip duruyorsun soğuk kışlara gebe gibi. Gözlerin dalıyor, baktığın yönde olmaya yetişiyorum.

Gel, yüksek tepelere çadır kuralım seninle. Göçebeliğe geçelim, yerleşik hayat zakkum tadı veriyor insana. 

Şu beline kırlent al, kılıfını ben ördüm. Sana kuș topladım şu ağaçtan, sana tütsüler getirdim. Çikolata kokuyor biri, biri sevdiğin vanilya. Kırmızı elmalar yiyelim seninle, hassas diş etlerine rağmen. 

Nereye gideceğini bilen uçurtmalar uçuralım. Ayakkabılarını çıkar, ayağımız acımayacak. Bu yol dikensiz, bu yola kimse tükürmedi, bu yolda sadece kediler yürüdü.

Biriniz de çıkıp demiyor ki...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

sessiz.